Erkenden başlayan yaz sıcakları ve güneş gören bir oda sayesinde Haziran ayının maksimumunu yaşadığım günlerden herkese merhabalar. Etkinlik dönemini geride bıraktık ve yavaş yavaş Temmuz ayına hazırlanıyoruz. Bu yıl doluydu, artık öteki yıl da dolmaya başladı. Bu yazıyı, Xbox ve PlayStation yazıları halen draft’te beklerken cüretkar şekilde yazıyorum. Ama gündemden geri kalamayız değil mi?
🎵 Arkada Çalıyordu
Hiç radarımda yokken bir anda gördüğüm oyunlarda bugün. Her ne kadar zamanında yetişemesem de Tony Hawk, Mirror’s Edge ve Jet Set Radio gibi parkur ya da platform tabanlı oyunları çok sevdiğimi zaten defalarca yazdım. Bu da o türün fanlarına yapılmış bir aşk oyunu gibi. İstek listeme atıyorum bu adı açıklayıcı oyunu.
Ayda böyle birkaç tane chill tonda oyun geliyor ve ne yalan söyleyeyim, yaşlandıkça bunların appeal’ı gözümde daha iyi oluyor. İnsan bazen şöyle köşeye çekilip sakin bir şeyler oynamak istiyor. Bu rutinliği MMORPG/ARPG’lerde de arıyorum (her ne kadar günümüzde zor olsa da) fakat bu tarz cozy oyunlar da kesinlikle tercihlerim arasında oluyor. Şu an buna bile zamanım yok, ama ilerde bir gün indirimde denk getirebilirsem eğer birkaç saat şans vereceğim oyunlardan biri Cast n Chill.
Evet, efendim. Vampire-like, survivors-like artık ne diyorsanız adına o türün önde gelen üç beş oyunundan bir tanesi olan Soulstone Survivors, 1.0 çıkışını geçtiğimiz günlerde yaptı. Tonla içerik ve düzenleme oyuna geldi. İlerleyen dönemde bu türe tekrardan bir dönüş yaparsam oynayacağım oyunların herhalde en başında geliyor.
Yine geçtiğimiz yıl bir furya olarak başlayan PvP inventory management oyunlarından en ses getireni olabilir Backpack Battles. Yorumları inanılmaz iyi, sanat tarzı çok tatlı. Türü sevsem balıklama atlayacağım ama ne bileyim, ilgimi bir türlü çekemiyor.
Pandemi zamanı YouTube Dev Blog‘ların keşfettiğim Len’s Island, o dönemden beri yakın takibimde. Kickstarter süreçleri ve ardından EA çıkışına kadar zevkle izledim geliştiriciyi. Fakat oyunu satın aldıktan sonra neredeyse hiç oynamadım. Nasıl ama?
Aradan yıllar geçti tabii, bir sürü güncelleme aldı oyun. Geçtiğimiz hafta da sonunda 1.0 çıkışını yaptı. Patlama yaratamadı fakat kendine ait core bir kitlesi de halen var gördüğüm kadarıyla. Özellikle grafik ve sanat tarzı ile bana çok hitap ediyor. Survival craft oyunlarını da maalesef ki çok seviyorum. O yüzden belki bugün bile açıp oynayabilirim. (Oynamadı.)
Yine birkaç gün önce çıkan çok tatlı ve birazcık çiğ gözüken PEAK, online co-op yapısı ile güzel bir oyuncu sayısına ulaşmış gördüğüm kadarıyla. Eş-dost ile birkaç saat oynanacak güzel oyunlardan gibi duruyor. Müthiş enteresan tag’leri de var. Merak ettim gerçekten.
“Aaa, eveeeet! Böyle bir oyun vardı ya.” dedirten, asırlar sonra çıkış yapan EA oyunlarda bugün! SCUM. 2018’te ben körpe bir delikanlıyken gelen SCUM, o dönem H1Z1, DayZ gibi oyunlara takip olarak gelmişti. Ne günlerdi be. 1.0 çıkışını o da bu hafta yapmış. Yorumları pek iyi değil, detaylı incelemedim neye dönüşmüş oyun, bunca yıl neler yapmışlar falan. Bir ara bakarım ama yani, meh.
Masaüstünde minicik fıçıcık oynadığımız oyunlar da biliyorsunuz geçtiğimiz sene meşhur oldular. Rusty’s Retirement en meşhur örneğiydi bunun ve türü hareketlendiren eden oyundu bildiğim kadarıyla. Loot of Baal da aslında aynı mantığı bir RPG tabana uygulamış. Nasıl hoşuma gitti fikir anlatamam. Ağzımın suları akarak oynardım, fakat oynayamıyorum. Nedeen? Çünkü oyun berbatmış maalesef. Umarım güzelleşir ya da başka birileri çıkıp benzer bir oyun yapar. Bu lazım arkadaşlar. İnsanlık olarak buna ihtiyacımız var.
3D Platformer? Retro Remaster? Take my money. Gerçekten. Dünya üzerinde geri gelmesini ya da sürekli üretilmesini istediğim türlerin başında bu tür geliyor. Xbox eğer yeni Spyro yapıyoruz ya da Banjo-Kazooie remaster geliyor dese, kalp atışlarım iki katına çıkar. O derece.
GEX her ne kadar platformer diyince akla gelen ilk serilerden biri olmasa da yine de çoğu insanda özel yeri olan bir oyundur. Yıllarca hep gördüm ama hiç şans vermedim. Bu remaster beni heyecanlandırmıştı çünkü sonunda ben de deneyimleyebilecektim bu oyun serisini. Fakat yorumlar berbat. Oyunun ciddi sıkıntıları olduğu belli ve beklemek şu an için en iyi opsiyon gibi. Ah, Limited Run Games, ah.
1.0 çıkışından önceki son güncellemesini de bu hafta alan Hades II, adım adım ilerliyor. Biraz biraz oynamıştım aralarda kendisi fakat beynimi ve ruhumu full çıkışa saklıyorum. Bitmiş bir Supergiant oyunu oynamak çok değerli bir deneyim çünkü. Piyasada çok uzun süredir kaliteli indie oyun üreten sayılı firmadan biriler ve yaptıkları her iş gerçekten eşsiz kalitede. Az kaldı. Biraz daha dişimi sıkmam lazım, biraz daha.
Tarihin en iyi oyunlarından biri ve immersive sim oyunlarının atası kabul edilen System Shock’un ikinci oyununun 25. yıl remaster’ı. Gerekli olan remaster’lardan biriydi çünkü oyun 1999 çıkışlı. 6 gün sonra bizlerle olacak bu remaster ve güzel şeyler sunuyor görüşüne göre. Yorumlarını merakla bekliyorum.
Evet, tarafından. Abi bu isim ne, gözünüzü seveyim ya. Tamam bu bir D&D oyunu biliyoruz da her yere yazmışsınız görmemiş gibi. Nasıl bir lisans anlaşması yaptınız sayın Aspyr ya. Kütüphanede oyun destan gibi ismiyle tasarımı zorluyor gerçekten. Bir de ilk oyunun yanında nasıl çirkin duruyor!
Şaka bir yana, beni en çok mutlu eden yaz çıkışlarından biri oldu. Sürpriz değildi maalesef çünkü SteamDB üzerinden yakalamışlardı oyunu aylar önceden. Ama yine de Neverwinter Nights 2’nin Steam’e geri dönüşünü ben de dahil olmak üzere ciddi bir kesim bekliyordu. Sadece duyuru ve çıkışın ne zaman olacağını bilmiyorduk. Onunla da beraber artık gün sayma moduna geçiyorum. Hiç NWN2 oynamamış biri olarak sabırsızlıkla bekliyorum. NWN üzerine sunduğu eklentilerin birkaçı tartışılsa da hem oyun motorunu hem de RPG ögelerini ileri taşımasından dolayı yıllarca hep övüldüğünü gördüm. Bir de Mask of the Betrayer ek paketinin hikayesi gelmiş geçmiş en iyi RPG hikayelerinden biri olarak kabul ediliyor. Ne diyeyim, çuf çuf.
Donkey Kong Bananza
3D platformerlar ile olan fikirlerimi yukarda belirttim. Bu, bu ama bambaşka bir şey. İnovasyon var. Keyif var. Çeşitlilik var. Gerçekten Nintendo’ya sövüyoruz falan ama kötü oyunları yok gibi bir şey. Bu ama dediğim gibi bambaşka bir nokta. Bir 3D Donkey Kong oyununa hasrettik. 1999 yılında Rare tarafından gelen Donkey Kong 64’dan sonra ne kadar yıl geçmiş siz görüyorsunuz. DKC Returns ve Tropical Freeze’i saymıyorum tabii ki. Onlar 2.5D precision platformer’lar sonuçta. Buna ihtiyacım var ya. Bir Switch 2’im yok ama bu oyun varlığı bile mutlu ediyor, kıpır kıpır ediyor içimi.
Kapanış
Güzel birkaç haftayı daha geride bıraktık. Yılın en hareketli dönemlerinden biri yaz dönemi. Oyun içi etkinlikler, yeni oyunlar falan derken Temmuz’a yaklaşıyoruz. Backlog’um yine her geçen hafta büyüyor, artıyor, artıyor. Ne olacak bu halim sevgili umarsız blog.

1.0 release düşmanı koca yeti sizleri yemeden kaçın, iyi internetler!
Bir yanıt yazın