Blizzard, Blizzard. Çocukluğum ve gençliğim. Bir zamanların en efsane firmalarından biri, belki de en efsanesi. Nereden nereye düştün be..
Bendeki Blizzard’ı anlatmam belki de onlarca kocaman paragraf alacağından bu yazılık bunu es geçiyorum. Bir gün, bir gün yazacağım o yazıyı. Kendime bunu borçluyum. Özet geçmem gerekirse ama öyle bir zaman vardı ki Blizzard diye kendimi yırtar, parçalardım. O kadar seviyordum ki alnıma dövmesini bile yaptırırdım. Ama özellikle bu son on yıldır öyle bir düşüş içindeler ki anlatamam. Taciz davaları, alınan saçma sapan oyun karşıtı kararlar, ortaya koyulan dandik ve para tuzağı ürünler, kalitesiz içerik ve ortalama oyunlar falan. Bir zamanın “Blizzard taş yapsa koysa önüme, oynarım abi. Cilalı taş, bu adamlar işini bilir!”lerden, “Olum bir şeyi de doğru yapın, bu ne boktan oyun”a kadar geldik malum. Bunun sebepleri de ayrı bir dosya konusu ama bugün odaklanmak istediğim şey aslında Frost Giant. Gelin başlayalım.
Baba Geliştiriciler
Şimdi bu kadar sektörde söz sahibi, bu kadar ikonik eserler piyasaya süren bir şirketin geliştiricileri de kendilerini tabii ki rock yıldızı gibi görüyordu. Hepsi kendi alanlarında resmen çığır açıyorlardı ve bu da elbette yanında bir egoyu beraberinde getiriyordu. Üstte bahsettiğim çirkin olayların da sebebi bu aslında. Ancak kocaman şirket sonuçta, herkes böyle değil. Kendilerini geç de olsa kurtaran ve bu gemiden ayrılan bir sürü geliştirici oldu. Hatta geliştiriciyi geçtim şirketin üç kurucusundan biri bile bunu yaptı 2019 yılında. Ha sebebi farklı olabilir fakat yine de sonuç aynı. Bunu belirttiğim gibi ayrı bir yazıda işleyeceğim.
Bu ayrılan geliştiriciler arasında çok önemli isimler vardı.(1, 2) Bazıları emekli oldu, bazıları da gidip sevdiği işi başka yerde yapmaya devam etti. Ama ama ama, birkaçı da “f this” diyip kendi stüdyosunu açtı ve sevdiği eski Blizzard çalışan arkadaşlarını çatısı altında topladı. Tabii bölgedeki Riot, Activision gibi çevre şirketlerden de gelen kişileri de aldılar.
Hemen minik bir recap yapalım son on yılda bu şekilde kurulan stüdyoları:
- Second Dinner
- Dreamhaven
- Secret Door
- Moonshot Games
- Frost Giant Studios
- Bonfire Studios
- Notorious Studios
- Unleashed Games
- Uncapped Games
- Echtra Games
Bu stüdyolar, çıkan veya duyurulan oyunları ve geliştiricileri hakkında ayrı ayrı konuşuruz zamanı gelince. Ama bugün odağımız Frost Giant ile devam edelim yazıya.
Frost Giant Studios
Eski Blizzard çalışanları Tim Morten ve Tim Campbell tarafından 2020 yılında kurulan kurnaz isimli Frost Giant. İki isim de geçmişte RTS türüne çok büyük katkılar yapan kişiler ve strateji denince akla gelen oyunlarda parmakları var. Doğal olarak da bu türü daha da ileriye taşımak istiyorlar. Şirket hakkında sevdiğim birkaç videoyuda paylaşayım ki nasıl bir kültür ve atmosfere sahip olduklarını daha net görün. İzleyince fark ediyorsunuz ki gerçekten sevdiğimiz oyunları yapan insanlar bu kişilerdi ve halen aynı tutku ile bir oyun daha yapmak istiyorlardı.
Çok hırslı değil mi? Starcraft, Warcraft ve C&C gibi çok ünlü serilerde çalışmış insanları toplamışlar ve imza bir modern RTS oyunu yapacağız diyorlar. Kickstarter ile manyak bir bütçe topladılar bir de. O dönem gerçekten çok heyecanlanmıştım. Diablo x StarCraft bir konsept ile sektörün kıdemli geliştiricilerinden bir RTS! Hayal tam da buydu.
Early Access
Free-to-play erişim sayesinde geçtiğimiz Ağustos ayında çıkar çıkmaz oyunu oynadım ve yalan söylemeyeceğim, büyük hayal kırıklığına uğradım. Bu biraz da benim beklentim ile alakalıydı belki çünkü early access bile olsa temel anlamda bitmiş bir oyun bekliyordum. Olmayan campaign, eksik üniteler, herolar ve ırklar, oturmamış multiplayer sistemi, kötü optimizasyon ve genel olarak cilasız bir deneyim. Daha da kötüsü oyunun ilgi çekici konseptine rağmen oldukça generic ve bland karakterler ile karşıma çıkmasıydı. İkonik ve özgün hiçbir şey bulamamıştım oyunda. En önemli olması gereken oynanış kısmı ise ortalamaydı. Kötü değildi ama beni şaşırtıp etkilemedi de. Bu yüzden birkaç saat oynadıktan sonra oyunu rafa kaldırdım ve oyunun çıkışını beklemem gerektiğine karar verdim. Bu benim için daha sağlıklı olacaktı.
Geçtiğimiz yıl içerisinde de aktif olarak geliştirme notlarını okudum ve haberleri takip ettim. Fakat hem ben hem de community oyunun ilerlemesinden memnun değildi. Özellikle erken early access çıkışı stüdyonun parasının bitmesine bağlandı (1, 2, 3) ve bu karar çok eleştirildi. Ortaya koyulan güncellemeler de tatmin edici olmayınca aradaki güven ilişkisi giderek kırıldı.
Tüm bu süreci üzülerek de olsa takip ettim. Söz verdikleri RTS oyununu topluluk olarak gerçekten hak ediyorduk ve bu hayalden uzaklaşıyor olmak gerçekten canımı sıkıyordu. Evet, bir Warcraft ve StarCraft olamayacaktı belki Stormgate, ama yine de buna en çok yaklaşabilen oyun olacaktı. Hikaye, evren, karakter, sinematik veya müzik adına olması çok zordu çünkü bu oyunlar çıtayı çok yükseğe çıkarmıştı yıllar önce. Ama en azından gameplay olarak yaklaşabilseydi o bile yeterli olurdu gözümde. Ha diğerleri olursa zaten dans ederdim. Olmaması için de engel yoktu bu arada. Sonuçta bu oyunları üreten ve önemli görevler üstlenen kişiler bu stüdyodaydı. Aynı şeyi bir kere daha yapabilirlerdi değil mi?
Oyunun free-to-play olması fakat campaign’in içinde olmaması anlaşılabilir ama kabul edilebilir değil benim için. Çıkışından sonra da aynı şekilde devam edecekler. Eğer tam campaign deneyimini istiyorsanız da yurtdışında $60 olan Ultimate paketini MENA özel fiyat ile $41.50’a satın almanız gerekli. Bunun yanı sıra oyunda bulunan microtransaction’lar da ayrıca can sıkıcı. F2P modelin getirileri malum bu. Eleştiri alan noktalardan biri de bu oldu süreç boyunca.
Launch
Hayat fırsat verdiğinde oynayıp yazacağım düşüncelerimi.
Bir yanıt yazın